Her insanın hayatında önemli yazarlar, kitaplar, filmler
vardır. Özellikle sevdiğiniz yazarların düşüncelerini benimsemeye çalışırsınız,
hele bir de hâlâ hayatta
ise güncel olaylara bakışını merak edersiniz. Benim için bu önemli yazarların
başında Gün Zileli gelir. Kendisini bir yazar olarak, bir devrimci, bir
öğretmen(benim için) olarak o kadar çok severim ki, benim için Gün Zileli
değil, tanışmasam da çok yakınım olan bir Gün Abi olarak vardır.
Gün Zileli’yi bir yazar olarak tanımam çok tesadüfi
olmuştur, üniversitedeyken düzenli olarak gazete okumaya başlamıştım, kitap
okumam lise yıllarında başlasa da, gazete okuma alışkanlığını ancak üniversite
zamanında edinebildim. Gazete tercihimi de Taraf
gazetesi olarak belirlemiştim. Ahmet
Altan yönetimindeki Taraf gazetesi
bana çok şey katmıştır. Bana göre birçok önemli yazar ile tanışmamı sağlamıştı.
Ahmet Altan’ın yanı sıra Roni Margulies, Halil Berktay, Murat Belge, Ümit
Kıvanç gibi birçok önemli ismi tanıyıp takip etmeye başlamıştım.
Üniversitenin son yılında(2011) bir gün gazeteyi alamamıştım
ve o gün Halil Berktay’ın yazdığı bir güne denk geliyordu, internetten yazıya
bakacaktım, Halil Berktay’ın adını yazar yazmaz karşıma ‘’Halil Berktay Yaşıyor
mu Hâlâ?’’ diye bir yazı çıktı, yazarı Gün Zileli idi ve ‘’Aşk ve Devrim’’
(günzileli.com) adlı sitesinde yazılarını yayınlıyordu. O günden sonra bu
siteyi takip etmeye başladım. Yine aynı günlere denk gelen bir zamanda
sahaflarda dolaşırken Gün Zileli’nin bir kitabına rastladım, Havariler adlı otobiyografisini okurken
ki sanırım iki gün içinde bitirmiştim, çünkü hiç sıkmadan ve benim için gayet
önemli şeyler vardı bu otobiyografide. Bu kitabı okuduktan hemen sonra diğer
otobiyografileri olan Yarılma ve Sapak kitaplarını da almıştım.
Peki Gün Zileli’nin yazdıklarını neden bu kadar beğenmiştim?
Çünkü Gün Abi benim merak ettiğim birçok konuda beni
bilgilendirecek şeyler yazıyordu. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya,
Behice Boran, Mehmet Ali Aybar gibi dönemin birçok sol lider ve aydınlarından
bahsediyordu. Tabii Gün Abiyi benim için önemli kılan bu kişilerden bahsetmesi
değildi sadece, bu kişileri piyasadaki diğer kitaplardan farklı olarak insan
hali ile anlatıyordu. ‘Devrimci Romantizm’ yapıp idealleştirmiyordu, olduğu
gibi, insan olarak anlatıyordu ve bu benim için çok önemli bir özellikti.
Ayrıca Gün Abiyi sevmemi sağlayan bir diğer iki özelliği yeri geldiğinde
yaptıklarından dolayı kendini acımasızca eleştirebiliyordu ve ‘’kol kırılır yen
içinde kalır’’ demeyip sol hareket içinde olan yanlışlıkları devrimci bir tutum
ile eleştiriyordu. Özellikle sol içindeki bazı ‘’yobaz’’ tavırları anlatması
benim için çok zihin açıcı olmuştur, ben ‘’yobazlık’’ kavramının sadece ‘sağ
düşünce’ ekollerinde olacağını düşünür ve bunun sol düşüncede olacağını ya
düşünmez ya da düşünmek istemezdim. Gün abinin bu eleştirel tavrı benim için
çok önemli bir dönüşüm oldu ve o zamandan beri elimden geldiğince eleştirel
tutumu tüm hareketler için geliştirmeye çalıştım. Bunun yanında Gün abinin
sitesindeki yazılar sayesinde, kitap tanıtımları sayesinde birçok kitap ve
yazar da tanımış oldum. Bunların arasında en önemlisi tabii ki ‘’Özgür
Üniversite’’ kurucusu ve aynı zamanda Paradigmanın
İflası adlı müthiş kitabı yazan Fikret Başkaya’dır. Gün abi sayesinde
Fikret Hocayı da tanımış ve takip etme şansını yakalamıştım. Herhalde tüm
bunlar için Gün Zileli’ye teşekkür etmem gerek, iyi ki tanımıştım onu.
Teşekkür ederim Gün abi.
Ayrıca kendimi her zaman sosyalist olarak tanımladım, fakat
Gün Zileli anarşistti. Yalnız anarşizmi hemen benimsemiş biri değildi,
neredeyse 30 yıllık devrimcilik hayatında ilkin stalinistti hem de maocu
olanından. Daha sonra stalinizm eleştirisine girişmişti ve önce troçkist bir
yönelimi olmuştu. Daha sonra bunlarında otoriter taraflarını görüp troçkizm ve
Leninizm eleştirilerine girişmişti. Ve en sonunda en baştaki Marx ve Bakunin
arasında l.Enternasyonal’deki ‘’otoriter sosyalizm’’ ile ‘’özgürlükçü
sosyalizm’’ tartışmasında yönelimini Bakunin’den yana kullanıp, Sapak adlı
otobiyografisinde dediği gibi, ‘’galiba Bakunin haklıydı.’’ deyip anarşizmi
benimsemişti Gün abi. Yine yazılarında bu konulara açık ve derinlemesine
girdiğinden ve yine kitaplardan, olaylardan örnek verdiğinden, bu konuda da
yine bir ‘yol gösterici’ olmuştu. Belki anarşist olmadım ama devlet eleştirisi
konusunda çok yararlandım Gün abinin yazdıklarından. Bir tutum takınacağım
zaman artık baktığım ilk şey özgürlükçü olup olmadığı idi. Çünkü Gün abi sayesinde
yaptığım tüm sosyalist-anarşist okumalarda şunu gördüm, özgürlükçü bir tutum
olmadan sadece eşitlik yetmiyordu, insan özgür olmalıydı. Yine bunu daha
üniversite yıllarında farkına varmamı sağladığı için tekrar teşekkür ederim Gün
abi.
Hasan ÇATIR
Not: Gün Zileli’nin ‘’Aşk ve Devrim’’ adlı sitesinden
aldığım kısa bir biyografisini de aşağıya alıyorum.
Gün Zileli, (d. 24 Ekim1946. Ankara)
1970 yılında, DTCF’nin Felsefe Bölümü’nün 2. sınıfından
ayrıldı.1960’lı yıllarda, Yordam, Soyut gibi
edebiyat dergilerinde öyküleri yayımlandı; ayrıca, Emekçi, Aydınlık, Proleter
Devrimci Aydınlık dergilerinde görev aldı ve yazdı. TİP, FKF ve
Dev-Genç örgütlerinde çalıştı; son ikisinin yönetici organlarında bulundu. 1964
yılının Ağustos ayındaki ilk anti-emperyalist gösterilerde gözaltına alındı.
1966 yılındaki anti-emperyalist gösterilerden dolayı kısa süre hapis yattı.
1968 ve daha sonrasındaki öğrenci hareketlerinde yer aldı, 1969 yılında kısa
süre hapis yattı. 1971-74 yılları arasında, üç yılı aşkın, Mamak Cezaevi’nde tutuklu
kaldı; TÖS, Dev-Genç ve TİİKP davalarından yargılandı. 1970′li yıllarda Aydınlık, Halkın
Sesi, Bora, Türkiye Gerçeği dergilerinde, daha
çok teorik ve siyasi nitelikte makaleler yazdı ve TİKP’nin yöneticiliğini
yaptı. 1975 yılında, Adana’da, İncirlik Üssü’ne karşı yapılan yürüyüşte
tutuklandı ve kısa süre hapis yattı.
12 Eylül’den sonra, TİKP davası dolayısıyla arandı ve on yıl
kaçak yaşadı. Bu yıllarda, daha çok Mehmet Gündüz takma adıyla teorik yazılar
yazdı; Ufuklar, Saçak ve Sosyalist Birlik dergilerinin
çıkartılmasına önayak oldu, Yapıt ve Somut dergilerinde
yazdı. 1990 yılının başında yurt dışına çıkıp İngiltere’de siyasi mülteci
olarak yaşamaya başladı. Bu yıllarda, roman yazdı ve İngilizceden Türkçeye
kitap çevirdi. Amargi, Sosyalizmin Sorunları, Yeni
Zamanlar, Birikim, Apolitika, Ateş Hırsızı, Uç, İmlasız, Bireylikler, Kitap-lık, Virgül, Köxüz, Öteki
İsviçre, Açık Gazete, Özgür Üniversite, Haber
Cumhuriyeti, Devrimci Demokrat gibi dergi ve internet
sitelerinde ağırlıklı olarak kitap eleştirisi yazıları yayımlandı.
İstanbul Özgür Üniversite’de, “Devrimi Yeniden Düşünmek” ve
“Komintern ile TKP” konulu seminerler verdi. Yazı ve röportajları, Aşk
ve Devrim (www.gunzileli.com) adlı bireysel sitesinde de
yayımlanmaktadır. Şu anda Yayın Kolektifi bünyesinde
çalışmaktadır.
Kitapları
- Bürokrasi
ve Sosyalist Demokrasi (Mehmet Gündüz adıyla), 1990, Koral
- Anarşizm
Bir Devrim Çağrısıdır, 1995, Kaos
- Türkiye…
Sosyal Patlamaya Doğru, 1995, Kaos
- Deniz
Orada (Roman), 1995, Sel
- Bahar
ve Tipi (Roman), 1997, Telos
- Yarılma,
2000, Ozan; 2002, İletişim
- Havariler,
2002, İletişim
- Sapak,
2003, İletişim
- Ev,
2004, İletişim,
- Ulusalcılık,
2007, Özgür Üniversite
- Komün (Roman),
2007, Yaba
- Stalinizm,
2010, Özgür Üniversite
- Stalin
Yargılanıyor (Oyun), 2010, Kibele
- Devrimi
Yeniden Düşünmek-I (Fikret Başkaya ile birlikte), 2010, Özgür
Üniversite
- Rejimler,
Partiler, Kişiler ve “Uluslar”, 2010, Kibele
- Arnavutköy
(1954-1964), 2010, Heyamola
- Benim
Kahraman Köpeklerim, 2012, Özyürek Yayınevi
- Yüreğe
Yağan Kar (öyküler), 2012, Yaba
- Muhafazakâr
Liberalizm, 2014, İmge
- Haziran
Günleri-Gezi Notları, 2014, Büyülüdağ
- Mevsimler (Roman),
2014, İletişim
Çeviriler
- Abel
Paz, Halk Silahlanınca, 1995, Kaos, 2. Baskı, 2011, Kaos-Yayın
Kolektifi
- EugeniaGinzburg, Anafora
Doğru, 1996, Pencere
- GillesDauvé-François
Martin, Komünist Hareketin Güneş Tutulması ve Yeniden Ortaya
Çıkışı (Bora Sarayova adıyla), 1999, Sel
- EugeniaGinzburg, Anaforun
İçinde, 2000, Pencere
- HermanGorter, Yoldaş
Lenin’e Açık Mektup, 2001, Günizi
- Paul
Avrich, Kronstadt 1921, 2006 ,Versus
- E.H.
Carr, Bakunin, 2006, Versus
- Jan
Valtin, Karanlığın Ötesinde, 2009, Kibele
- Michael
Seidman, İşçiler Çalışmaya Karşı, 2010, Boğaziçi Üniversitesi
- MargareteBuber-Neumann, İki
Diktatörlük Altında – Stalin ve Hitler’in Mahkûmu,
2012, İmge
- EricaWallach, Gece
Yarısında Aydınlık, 2013, Ayrıntı
- Robert
Conquest, Kirov Cinayeti ve Stalin, 2015, H2o
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder